top of page

"Sevmek Zamanı": Türk Sineması'nda Aşkın Sessiz Çığlığı

  • Yazarın fotoğrafı: Bibliyofil'm
    Bibliyofil'm
  • 26 Ağu 2024
  • 3 dakikada okunur

ree

"Sevmek Zamanı", Metin Erksan'ın yönetmenliğini yaptığı 1965 yapımı bir Türk filmidir. Filmin hikayesi, basit bir boyacı olan Halil’in, bir evdeki fotoğrafa duyduğu saplantılı aşk üzerinden ilerler. Bu aşk, Halil’in sadece fotoğrafa olan sevgisini değil, fotoğraftaki kadının gerçek haliyle karşılaştığında yaşadığı içsel çatışmayı da konu alır. Film, aşkın ruhani ve platonik boyutunu ele alırken, maddi dünyadaki ilişkilerin geçiciliğini ve yüzeyselliğini eleştirir.


Karaktersel Derinlik ve Performanslar


Halil karakteri, Türk sinemasında nadiren görülen bir derinliğe sahip. Onun sessiz, içe dönük ve melankolik hali, aşkı sadece bir duygu olarak değil, bir yaşam biçimi olarak yaşamasına neden olur. Müşfik Kenter’in canlandırdığı Halil, film boyunca çok az konuşur, ancak bakışları ve jestleriyle izleyiciye duygularını aktarır. Sema Özcan’ın canlandırdığı Meral ise, Halil’in aşkının maddi dünyadaki karşılığıdır, ancak Meral, Halil’in ona duyduğu aşkın safiyeti karşısında kendini yetersiz hisseder. Meral’in, Halil’e olan ilgisi başlangıçta gerçek bir ilgi iken, Halil’in idealize edilmiş sevgisi karşısında yetersiz kalması, aralarındaki uçurumu daha da derinleştirir.


Görsel Estetik ve Sinematografi


Film, siyah-beyaz çekilmiş olmasıyla da dikkat çeker. Bu tercih, aşkın saflığını ve filmin minimalist yaklaşımını pekiştirir. Sinematograf Sait Oran’ın kamerası, karakterlerin ruh halini ve içsel çatışmalarını yansıtan kompozisyonlar yaratır. Gölge ve ışık kullanımı, Halil’in iç dünyasındaki karanlık ve aydınlık arasındaki mücadeleyi görselleştirir. Ayrıca, İstanbul’un o döneme özgü manzaraları, hikayeye derinlik katar ve mekânın zamanın ötesindeki yapısını vurgular.


Sembolizm ve Metaforlar


"Sevmek Zamanı" sembollerle dolu bir film olarak bilinir. Filmdeki fotoğraf, aşkın idealize edilmiş ve ulaşılmaz haliyle simgelenir. Fotoğraftaki kadına olan aşk, Halil için gerçek dünyadaki herhangi bir kadınla yaşanabilecek bir aşktan daha değerli ve anlamlıdır. Bu durum, aşkın fiziksel ve maddi dünyadaki bağlarından koparılması gerektiği düşüncesini destekler. Fotoğraf, Halil için aşkın en saf halini temsil ederken, gerçek Meral, bu aşkın karşısında bir sınavdır.


Toplumsal ve Kültürel Arka Plan


Film, 1960’ların Türkiye’sinin toplumsal yapısına ve değişen değerlerine dair derin bir eleştiri sunar. Bu dönemde Türkiye, Batı etkisi altında modernleşmeye çalışırken, geleneksel değerler ve yeni oluşan şehir kültürü arasında sıkışmış durumdaydı. Halil’in, modern dünyanın cazibesine ve maddi ilişkilerine karşı duyduğu tiksinti, aslında bu toplumsal gerilimin bir yansımasıdır. Metin Erksan, film boyunca geleneksel aşk anlayışını ve modern dünyanın yüzeysel ilişkilerini karşı karşıya getirir.


Müzik ve Ses Kullanımı


Filmin müzikleri, Halil’in iç dünyasını ve yaşadığı derin duyguları izleyiciye aktarmakta önemli bir rol oynar. Ali Uyanık tarafından bestelenen müzikler, filmin melankolik ve mistik atmosferini pekiştirir. Özellikle sessiz sahnelerde, müziğin ön plana çıkarılması, izleyicinin karakterlerin ruh hallerine daha derinden nüfuz etmesine olanak tanır.


Felsefi ve Ruhsal Boyut


"Sevmek Zamanı", aşkın felsefi boyutunu sorgulayan bir film olarak da öne çıkar. Filmdeki aşk, sadece bir duygu ya da insan ilişkisi değil, aynı zamanda varoluşsal bir durumu temsil eder. Halil için aşk, sadece bir kişiyle olan bağ değil, hayatın anlamını bulma çabasıdır. Bu nedenle, film sadece bir aşk hikayesi olarak değil, insanın içsel yolculuğu ve ruhsal arayışı olarak da okunabilir.


Türk Sinemasındaki Yeri ve Etkisi


"Sevmek Zamanı", Türk sinemasında türünün tek örneği olarak kabul edilir. Metin Erksan, bu filmde hem sinematik dilde hem de hikaye anlatımında yenilikçi bir yaklaşım sergilemiştir. Film, Türkiye’de o dönemin sinemasında yaygın olan melodramatik anlatımın dışında, daha soyut ve derin bir yaklaşım sunar. Bu nedenle, "Sevmek Zamanı", Türk sinemasında bir dönüm noktası olarak görülür ve modern Türk sinemasına ilham kaynağı olmuştur.


"Sevmek Zamanı"nın Zamansızlığı


"Sevmek Zamanı", aşkın zamansız ve mekansız doğasını, saf ve idealize edilmiş bir aşk anlayışıyla sunan bir başyapıt olarak kalır. Metin Erksan’ın bu filmi, izleyiciyi sadece bir aşk hikayesiyle değil, aynı zamanda aşkın felsefi ve ruhsal boyutlarıyla da yüzleştirir. Sinematografik başarısı, derin karakter analizi ve sembollerle dolu anlatımıyla "Sevmek Zamanı", sadece Türk sineması için değil, dünya sineması için de önemli bir eser olarak değerini korumaktadır.

Yorumlar


bottom of page