top of page

Söğüt’ten 30 Ağustos’a Uzanan Yol

  • Yazarın fotoğrafı: Kadir Uğurlu
    Kadir Uğurlu
  • 29 Ağu 2024
  • 3 dakikada okunur


“Bozkırın bir cilvesi midir? Bilinmez! 1200’lerin sonunda Osman Bey etrafında düzülen Seymen Alayı, 1920’lerin başında yine bozkırın Ankara’sında, bu kez Nazım Hikmet’in Kuvva-ı Milliye Destanı’ndaki; “sarışın bir kurda benzeyen” Mustafa Kemal’in ardınca düzülür. Kadim bir Oğuz geleneği olarak, “oba yaylasız, boy devletsiz” kalmaz. Böylesi köklü bir geçmişle başlar Türkiye Cumhuriyeti’nin, 30 Ağustos’u.”


...............



“33 yıl sürecek bir iktidar dönemi. Devir Abdülhamid’in tarihte anılan ismiyle “istibdat” devri. Mısır, Tunus, Kıbrıs İngiliz ve Fransızlar, Trablusgarp İtalyanlar tarafından işgal edilir. Bulgaristan, Yunanistan, Karadağ ve Sırbistan isyan halinde. Geniş bir coğrafyaya yayılan bir savaş dönemi. Batılı deyimiyle, “Hasta Adam” Osmanlı bütün çabalarına rağmen yenilgiden yakasını sıyıramaz.”


Türkiye Cumhuriyeti’nin, “Kurtuluş Savaşı” böylesi bir atmosfer içerisinde başlamak zorunda kalır. İsyan, işgal ve her türlü entrikanın tam göbeğinde.


Kurtuluş Savaşı sadece askeri bir süreç olmanın ötesinde bir gelenek, bir var olma inancı ve inşasını barındırır içinde. Bu inşanın mayası ise; bir Türkmen Geleneği, Seymen Alayı olur. Türkiye Cumhuriyeti’ni köklendiren bu geleneğin hikâyesi Söğüt’e kadar uzanır.

ree

Bir Oğuz Geleneği

1239 yılı Anadolu Selçuklu Devleti topraklarında isyanın yılı olur. Baba İshak önderliğinde başlayan Türkmen ayaklanmasının sonucunda; 2. Gıyaseddin Keyhüsrev’in başında olduğu Anadolu Selçuklu Devleti isyanı bastırsa da, yıkılmayı ve Moğol tahakkümünü önleyemez.

Anadolu kaynayan kazan misali bir yol, bir kurtuluş çaresi aramaktadır. Aranan çare Söğüt kışlağından ses verir.


Vakit erişir ve Anadolu halkı Söğüt Kışlağında, Osman Bey etrafında yeni bir Türk devletinin temellerini atar. “Oba yaylasız, boy devletsiz olmaz” diyen Oğuz kültürü Osmanlı İmparatorluğu’nun can suyu olur. Can suyunu derinleştiren Oğuz geleneğinin; Seymen Alayı olması rastlantı değildir. Günü gelecek, yine bir bozkır toprağında, yine bir halkın can suyu olacaktır. Nasıl mı?

ree

Mustafa Kemal Ankara’da

Osmanlı İmparatorluğu’nun kaderi, Anadolu Selçuklu Devleti’nden farklı olmaz. Her cephede savaş, her kademede kendini gösteren çürümüşlük, isyanlar birbirini izler. 1920 Kurtuluş Savaşına giden yolda oldukça girift bir yıl olur.


Kuvva-ı Milliye için Anadolu’ya silah ve asker temini için can damarı olan Geyve İstasyonu, Ahmet Anzavur isyanı ile köreltilmek istenir. Başarılamaz.


Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında envai çeşit fikir ve entrika sergilenmiş, ideolojik tabanlı bir iktidar çekişmesi; emekleyen adımları tökezletse de engelleyemez.


10 Ağustos günü İstanbul Hükümeti, Sevr ile Kurtuluş Savaş’ına giden yol tetiklenir ve nihayetinde bir karar alınır, bir gemi yola çıkılır. Pusula milletin bağrını, zorunlu bir çağrıyı Mustafa Kemal’in kulağına fısıldar. Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişi söylentiler eşliğinde olur. Denilir ki; yirmi, yirmi beş bin kişilik bir orduyla gelmektedirler. Ankara’ya adım atanlar toplamda iki otomobil ve Heyeti Temsiliye kuruludur. Gelen Heyeti Temsiliye Başkanı Mustafa Kemal’dir.


“Seymen Alayı düzülsün, bayraklar dikilsin”

Yazımızın başından beridir tekrarladığımız Seymen Alayı’nın anlamı şudur Ahi Töresince; “Devletin, halkın başı derde girdiğinde, Seymen alayı düzülür. Seymen bayrağı dikilir., atlı ve yaya seymenler kılıç kuşanıp ortaya dökülür”. 27 Aralık 1919’da, Söğütte, Osman Bey için kılıç kuşananlar, bu kez Sivas Kongresi yolcusu Mustafa Kemal için bayrak dikilir. Söğütten, Ankara bozkırına uzanan hikâye; 26 Ağustos 1922’de, Batılıların tarifiyle, “Türk Mucizesi” ile neticelenir.

ree

“Ordular! İlk Hedefiniz Akdenizdir! İleri!”

Seymen Alayı düzülmüş, bayraklar dikilmiş, Ahi töresince devletin varlık-yokluk çabası ortaya serilmiştir. Böylesi bir köklü gelenek bilinciyle, 26 Ağustos günü başlar Büyük Taarruz. Kocatepe’den kaçan, dağılan ve 30 Ağustos’ta, Dumlupınar’da zafer kazanacak olan orduya Mustafa Kemal kesin emri verir. “Ordular! İlk hedefiniz Akdenizdir. İleri!.”


9 Eylül günü İzmir kurtarılır. Mustafa Kemal’in mesajı; “Ordu milleti Akdeniz’den selamlıyor” olur. 26 Ağustos’ta başlayan “Büyük Taarruz”; 16 Eylül günü son Yunan askerinin Çeşme’den gemiye binmesinin ardından Anadolu’nun düşmandan temizlenmesiyle neticelenir


Bozkırın bir cilvesi midir? Bilinmez! 1200’lerin sonunda Osman Bey etrafında düzülen Seymen Alayı, 1920’lerin başında yine bozkırın Ankara’sında, bu kez Nazım Hikmet’in Kuvva-ı Milliye Destanı’ndaki; “sarışın bir kurda benzeyen” Mustafa Kemal’in ardınca düzülür. Kadim bir Oğuz geleneği olarak, “oba yaylasız, boy devletsiz” kalmaz. Böylesi köklü bir geçmişle başlar Türkiye Cumhuriyeti’nin, 30 Ağustos’u.


Bu vesileyle, köklü ve derin hikâyemiz 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu oldu. Kutlu olsun!

Yorumlar


bottom of page